HAMDIM, PİŞTİM, YANDIM!
Değerli Okuyucular,
Mevlânâ Celâleddîn-i
Rûmî
Hazretleri derki : “Hamdım, Piştim, Yandım” ne güzel de söylemiş.
Ne eşsiz bir söz, “ hatasız kul olmaz”. Sebebiyse ham
oluşumuz yaptığımız iyiliklerin ölçüsünü bilemeyiz; her iyi dediğinin nereden
bilebilirsin ki şer olmayacağını. İnanç, her şeyin özü fakat “OKU”
Emrine uyulmadan her şeye inanırsak bu inancın kötü sonuçlar
doğurmayacağını nereden bilebiliriz. Somutlaştıralım bir ilaç satın aldın,
doktoruna güvenerek içiyorsun, reçeteyi
okumaya gerek duymuyorsun… Peki, yan etkilerini göz ardı mı edeceksin?
İlaç, gerçekten faydadan daha çok zarar
getirirse… Sonuç; muamma. Hamız bilgi dağarcımız az ya da kulaktan dolma bir
dolu eksik ve yanlış bilgiler… En önemlisi de birçok tecrübeyi, yaşanmış
olayları, göz ardı ediyoruz. Ta ki aynı hata bizi gelip bulamayana kadar her
acıyı tecrübe edersek evet yarınlara inanmayan, hayaller kuramayan, belki
şizofreniye bağlamış, mutsuz, negatif duygularla yüklü bir kuru kalabalık
yaratmış oluruz.
Acı tecrübelerden
geçmeden ya da sevdiklerimizin hüznünü paylaşmadan empati-sempati
duygularından geçmezsek pişemeyiz. Pişmek,
dimi bir yemek düşünün tüm malzemeler elinizde ve sırası geldikçe bütün malzemeleri
bir araya getiriyoruz. Tabii ki acı tecrübe dediğimiz ateşin yavaş yavaş
yakması yanarken tecrübe olarak hayatımızda kalıyorsa ve bir gün yine aynı hata
ile yüzleşmek zorunda kalıyor da tecrübe denen o sihirli anahtarı
kullanabiliyorsak “Pişmişiz”
demektir. Eğer ki; aynı hataya aynı tepkileri veriyorsak hayat bizi hep aynı
yüzü ile sınayacaktır. Ta ki biz pişene kadar umarım, o gün geç olmaz ve akıl
sağlığımızdan olmayız. Çünkü pişmek, sabır işi meşakkatli bir süreçtir. Bu
süreci geçtiyse eh biraz zor da olsa Yandığının
resmidir.
Fakat şunu da unutmamak gerek ALLAH’A yaklaşmanın yolu Pişmekten geçer.
Tıpkı Hacı Bektaş-ı Veli, Tap tuk Yunus EMRE, Mevlânâ
Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri ve sayamayacağım nice Tasavvuf Aşkı
ile yanmış değerli mutasavvıfçılarımız
gibi…
Hamdım,Piştim, YANDIM!!!
Aynur GÜRLEVİK